Radyoloji bilimi 1895 yılında W. Conrad Roentgen tarafından X-ışınlarının keşfiyle doğmuştur.
Uzun yıllar, sadece Röntgen cihazları ile yapılan direkt radyografiler ve floroskopik incelemelerden
ibaret olan radyolojide, son 30-40 yılda yeni görüntüleme cihazlarının geliştirilmesi
ve yaygınlaşmasıyla ve radyolojik yöntemler rehberliğinde yapılan girişimsel işlemlerle büyük
devrim gerçekleşmiştir. Tanısal ve girişimsel radyolojideki bu yenilikler tıbbın genelinde de
önemli teorik ve pratik değişimlere yol açmıştır. Ancak, radyolojideki bu gelişme süreçleri, tıp
fakültesi öğrenci eğitiminde müfredata yeterince aktarılamamıştır.
Türkiye’de tıp fakültelerinde radyoloji eğitimi ulusal çekirdek eğitim programına göre verilmekteyse
de bir akademik kurumdan diğerine önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir. Genellikle,
teorik dersler azdır ve komite sistemi uygulanan fakültelerde radyolojiye çok az yer
verilmektedir. Radyoloji, esas olarak bir görüntüleme bilimi olduğundan, uygulamanın eğitimde
pek önemli olduğu açıktır. Ancak, uygulama eğitimi, çoğu kurumda alt yapı ve öğretim
üyesi yetersizliği gibi nedenlerle de, istenen düzeyde yapılamamakta ve öğrenciler güncel
radyoloji eğitiminden mahrum kalmaktadırlar.